En başta Avrupa olmak üzere tüm ülkeler için 1800’lü yıllar önemli siyasi değişimlere sahne olmuştur. Fransız devriminin tetiklediği bu değişimler izleyen yıllarda ve halen etkisini sürdürmektedir. Geniş topraklar üzerinde hüküm süren devletlerde yaşayan milletlerin kendi devletlerini kurma düşüncesini ortaya çıkaran Fransız İhtilali, uzun yıllar etkisini koruyacak bir milliyetçilik akımını da doğurmuş oldu.
Fransız devriminden en çok etkilenen ülke şüphesiz Osmanlı İmparatorlu oldu. Bünyesinde bulundurduğu tüm milletler çeşitli isyan hareketleriyle bağımsızlığını ilan ederken devleti de çok yıpratmışlardı. İmparatorluğun son yıllarında ülkenin halini gören, dünyadaki gelişmelerin hangi yöne evrildiğini fark eden Mustafa Kemal ve arkadaşları bağımsızlığını ilan eden diğer devletler gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti. Hem Osmanlı Devleti hem de işgalci devletlerle mücadele eden Mustafa Kemal Atatürk aynı zamanda dönemin en modern yönetim şeklini de oluşturmak üzere cumhuriyeti ilan etti.
Cumhuriyetin kuruluş ve ilanında yaşanan zorluklar ve karşılaşılan engeller için sayısız örnekler verilebilir.
Gelinen noktada yeni kurulan devletin tüm yönetim gücü halka verilmiş, alınacak kararların tamamı için toplumun tercihi dikkate alınmıştır. Yeni kurulan devletin Anayasasında Türkiye Cumhuriyeti için demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır.
Demokrasi ülkede yaşayan her bireyin eşit sayıldığı bir yönetim biçimi olmasına rağmen devleti yönetmeye talip her hükümet kendine ayrıcalıklı bir zümre oluşturmuş, halk üzerinde vesayet oluşmuştur. Daha önce monarşik yönetim tarzında yönetilen halkın, çoğu zaman demokrasi bilinci oluşmadığından yönetim haklarını talep etmesi mümkün olmamıştır.
Anayasada yer alan laiklik vurgusu daima yazılı bir metin halinde kalmış, devleti ele geçiren her grup bu ilkeden anladığı kadarıyla yönetim tarzı göstermiştir. Tam olarak uygulanamayan laiklik toplum nazarında uygulanması uygun olmayan bir ilke olarak yerini almıştır. Laiklik ilkesinin tam olarak anlamlandırılmaması ise yıllarca yönetime talip olan insanların halkın dini duygularını istismar etmesine neden olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olması hiçbir zaman mümkün olmamıştır. Hukuku istediği gibi eğip büken hükümetler yeri geldiğinde hukuk devletinin arkasına sığınırken yeri geldiğinde ulaşacakları amaç için kullanışlı bir araç olarak kullandıkları söylem olagelmiştir.
Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye devlet olarak dünya hukukun üstünlüğü endeksinde 140 ülke arasında 117. sıradadır.
Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye devlet olarak dünya demokrasi endeksinde 167 ülke arasında kendine özgü yönetim tarzı hibrit rejimiyle 103.sırada yer almıştır.
Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye devlet olarak dünya sefalet endeksinde 157 ülke arasında ilk 10’da yer alarak ekonomik yapısının ne kadar bozuk olduğunu gözler önüne sermiştir.
Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye devlet olarak dünya mutluluk endeksinde 137 ülke arasında 112. sırada yer alarak halkın ne kadar mutlu olduğu ortadadır.
Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye devlet olarak dünya üniversiteler sıralamasında ilk 400 üniversite arasında hiç üniversitesi bulunmamaktadır. İlk 500’de ise 1 üniversite bulunmaktadır.
Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye devlet olarak kişi başına düşen doktor sayısında 33 Avrupa ülkesi arasında 33.sırada bulunmaktadır.
Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye devlet olarak 76 adet mezun veren tıp fakültesi varken bu yıl 20 tıp fakültesi mezunu kadar doktor, iyi hal belgesi alarak yurtdışına çıkmıştır. Bu rakam 2.685’dir.
Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’den Avrupa’ya yapılan iltica başvurularında patlama yaşanmıştır. Son 10 yılda her yıl %100’ün üzerinde artış göstermiş ve bu yıl en çok mülteci gelen ülke olmuştur. Yani Avrupa’ya 2023 yılı içinde dünyada en çok iltica etmek isteyen ülke Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olmuştur.
Bu sıralamalar devleti yönetme arzusundakiler için yapılacaklar listesinde ilk sıralarda yer alması gerekirken, 100 yıllık süreçte yönetimde imzası bulunanlar için utanç vesikasıdır.
Yorum yazarak Düzce Parantez Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Parantez hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzce Parantez editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzce Parantez değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Düzce Parantez Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Parantez hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzce Parantez editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzce Parantez değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(5)Murat131 -
ülkenin yeni yüzyılında ulaştığı sonuç çok kötü. bence bundan daha kötü ama sen nasıl ifade edeceksin ki
Şahin Şahin - Teşekkürler,çok iyi ifade etmişsin.
Çılgın Vatandaş - Herkes cumhuriyetin kuruluşunu anlatıyor, geldiği noktayi sen yazmışsın
Çoban - Bizim ülkemize demokrasi hiç gelmez boşuna bekliyorsunuz
Sosyalist - geldiğimiz nokta en sonlar.
Yazılan yorumlardan Düzce Parantez hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzce Parantez editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzce Parantez değil haberi geçen ajanstır.